medyauzmani.com
Covid-19 salgını bağlamında zorunlu aşılama tartışmalarının yasal değerlendirmesi – Özgün Fikirler

Covid-19 salgını bağlamında zorunlu aşılama tartışmalarının yasal değerlendirmesi

ile. sezar emre
[email protected]


aAşı, aşılanmış kişiler nedeniyle aşılanmamış kişilerin hastalık etkeni ile temasının azalması sonucunda bireysel bağışıklığın artmasını ve toplumda hastalık görülme sıklığının azalmasını sağlar. Buna sürü bağışıklığı denir.[1]

Aşıların sürü bağışıklığı üzerindeki etkisi, aşı etkinliği ve etkinliği, aşı kapsamı oranı, bulaşma yolu, hastalık bulaşma hızı, aşılanmış kişilerde başkalarına hastalık bulaşma süresi ve derecesi gibi faktörlerden etkilenir. Bir salgını önlemek veya bir salgını ortadan kaldırmak için savunmasız popülasyonlar belirtilen en düşük oranda aşılanmalıdır.[2]

Dünya, Şubat 2020’den bu yana yeni bir bulaşıcı hastalık olan ve yayıldıktan sonra pandemiye neden olan COVID-19 virüsü ile tanışmıştır. Virüsün bulaştığı kişi sayısı 82 milyona ulaşırken, 1 milyon 800 binden fazla kişi hayatını kaybetti.[3] Virüsün Mart ayından bu yana pandemiye neden olmasıyla birlikte aşının ne zaman bulunacağı ve ne zaman etkili olacağı soruları gündeme geldi. Çeşitli firmaların klinik çalışmalarının sonuçları başlamış olsa da aşılamanın bir salgını ne zaman tamamen önleyebileceğine dair sorular hala gündemde.

Türkiye’nin Alman BioNTech – Amerikan Pfizer Company ve Çinli Sinovac şirketi ile aşı satın almak için anlaşmasının ardından, Sağlık Bakanı’nın aşının gerekli olup olmadığına bakılmaksızın aşının zorunlu hale getirilmesine gerek olmadığına dair açıklamasına rağmen. Salgın, bu taahhüdün yasal olarak mümkün olup olmadığı. Bu konudaki tartışmalar sosyal medyada ve ulusal medyada da sıklıkla yer buluyor.[4]

Aşağıda inceleneceği üzere bu yazının konusu, ülkemizde mevcut mevzuat veya mevzuatta yapılacak olası bir düzenleme ile Covid-19 aşısının yasal olarak uygulanıp uygulanamayacağıdır.

a.Covid-19 aşısı kanunen zorunlu olabilir mi?

Türkiye’de zorunlu aşılamadan doğan uyuşmazlıklar, başta Yargıtay, Hukuk Daireleri ve Anayasa Mahkemesi olmak üzere, çocukların zorunlu aşılanmasına ilişkin uyuşmazlıkların yargıya taşınması sonucunda yargıda kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.

Yargıtay Hukuk Dairesi’nin Anayasa Mahkemesi’nin Halime Sare Aysal davasındaki kararı nezdindeki görüşü, Başvuru No: 2013/1789, 11.11.2015, “Uzatılmış aşılar” uyarınca yapılması zorunlu aşılardan biridir. Çocuğu birey olarak gelecekteki hastalıklardan korumak ve toplum sağlığı için gerekli olan ve Sağlık Bakanlığı tarafından tanımlanan Bağışıklık Programı”. Herhangi bir gerekçe göstermeksizin rıza gösterilmesi, çocuğun menfaatlerine aykırı olan bu durum hukuken tamamlanamaz, başka bir deyişle, ebeveyn uyumsuzluğu açıkça çocuğun yüksek menfaatlerine aykırı ise, rıza aranmamalıdır. trende idi.[5]

Ancak Anayasa Mahkemesi içtihatlarıyla birlikte Yargıtay’ın görüşünde de değişiklik oldu.

Anayasa Mahkemesi, Halime Sare Aysal’ın maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkının ihlali iddiasıyla yaptığı başvurusunda, tutuklu bulunan başvurucuya çocuk aşısı uygulamasının ebeveyn tarafından kabul edilmediğine hükmetti. , ve mahkeme bu konuda sağlık tedbiri uygulanmasına karar vermiş, çünkü zorunlu aşı olmadığı için yasal dayanağı yok. [6]

Mahkeme başvuruyu incelerken öncelikle kişinin beden bütünlüğüne ilişkin hukuki menfaatinin de özel hayata saygı hakkı kapsamında güvence altına alındığına karar vermiştir. Akabinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa’nın 17. maddesine atıfta bulunan Mahkeme, aşılamanın tıbbi bir müdahale olduğu sonucuna vararak, rıza unsurunun ön koşul olduğunu ve Anayasa’nın 17. maddesine göre , tıbbi yükümlülükler ve kanunun kendisine öngördüğü konumlar dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz.

Sonuç olarak çiçek hastalığına karşı aşılama dışında zorunlu aşılamanın tıbbi bir gerekliliği ve yasal dayanağı olmadığı için aykırılık kararı alındı.

Mahkemenin kararını incelememiz gerekirse iki soru ön plana çıkıyor. İlk soru, yasal dayanağı olsa bile zorunlu aşılamanın Anayasa Mahkemesi nezdinde hak ihlali teşkil edip etmeyeceğidir. İkinci soru ise zorunlu aşı yasasının nasıl bir hak ihlaline yol açmayacağı ile ilgili.

Anayasa Mahkemesi, hem Halime Sare Aysal’ın söz konusu başvurusunda hem de Mehmet Ali Bayram’ın başvurusunda esasen her iki soruyu da yanıtlamıştır.

Halime Sare Aysal’ın isteminde mahkemenin hak ihlali kararı verirken çiçek aşısı için istisna yaptığı, çiçek aşısının 1593 Sayılı Kanun’da bireysel zorunlu aşılama olarak düzenlendiği ve söz konusu yükümlülüğün dikkate alındığı belirtildi. zaman ve kişisel gruplar açısından. Makalelerde ayrıntılı olarak bahsedilmiştir.

Ayrıca başvuruyu değerlendirirken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Boffa ve ark. V. San Marino, Uygulama. No: 26536/95, 15/1/1998, § 4 ve Solomakhin v. Ukrayna, Başvuru No: 24429/03, 3/15/2012, §§ 33-38 hükümleri de belirtilmiştir. Boffa ve ark. ve Solomachin v. Halk sağlığının korunması demokratik bir toplumda gerekli, ölçülü ve ölçülüdür ve bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8/2 maddesine uygundur. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha önceki kararlarında yasallık önemli bir kriter olmasına rağmen, bu kritere göre uygulanan zorunlu aşılama ile demokratik bir toplumda hem halk sağlığının hem de makullüğün korunmasının mümkün olduğu açıktır. Kamu düzeni ile bireyin temel hak ve özgürlükleri arasındaki denge.[7]

Anayasa Mahkemesi, Muhammed Ali Bayram’ın talebi üzerine, tıbbi bir müdahale olan topuk kanını uygulamak için mevzuatta idareye yetki verildiğine, uygulamanın çocukları ve dolayısıyla kamu sağlığını korumaya yönelik meşru bir amacı olduğuna, aradaki orantılılığa karar verdi. meşru amaç ve müdahale olmuş ve başvuranın sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisi olmamıştır. Talep sonucunda hak ihlali olmadığına karar verilmiştir.[8]

Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvurularda verdiği kararlardan da anlaşılacağı üzere mahkeme, yasal dayanağının bulunmasını, düzenlemenin açık ve ayrıntılı olmasını, zorunlu aşılama uygulamasının hak ihlali oluşturmamasını, başvurunun meşru amacı ve meşru amaç ile müdahale arasında bir denge olduğu. Ayrıca bu uygulama dokunulmazlığa aykırı olduğu için anayasanın lafzına ve ruhuna, sosyal demokrat sistemin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve anayasanın 13. maddesine göre ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. , Anayasa’nın 17. maddesinde kişinin maddi ve manevi varlığı.

Aşıya esas olacak yasal düzenlemelerin yukarıdaki kriterlere uygun olması gerekmektedir. Ancak mevzuatta yapılacak düzenlemeler herhangi bir hak ihlaline yol açmamakla birlikte, ihlal sonucunda hak ihlalleri meydana gelebilmektedir. Çünkü çok nadir durumlarda aşılamada kalıcı yan etkiler görülebilmekte ve kasıtlı enfeksiyon ile zayıflatılmış bir hastalık oluşumu ile aşılanan kişinin sağlığı tehlikeye girebilmektedir. Bu durumda, vücut bütünlüğü hakkına yönelik müdahale daha da şiddetlenmektedir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Boffa ve ark. Ve Solomakhin / Ukrayna, bu müdahaleler kişinin sağlığına zarar veriyorsa hak ihlali söz konusu olabilir.[9]

ile. sezar emre

Kaynak:

1. Aşı Reddine Genel Bir Bakış ve Literatür Taraması, Hayrunnisa Bekis Bozkurt, Kafkas J Med Sci 2018; 8 (1): 71-76

2. Anayasa Mahkemesinin Yasal Düzenleme Yokluğu Nedeniyle Hak İhlallerine İlişkin Bireysel Başvuru Kararlarının Değerlendirilmesi, Yüksek Lisans Tezi, Disiplinler Arası Adli Tıp Anabilim Dalı Ahmet Seltek, Ankara 2018

3.

4.

5. Yargıtay 2. HD T. 04.05.2015, E. 2014/22611, K. 2015/9162

6. Anayasa Mahkemesi Halim Sarı Esal, Başvuru No: 2013/1789, 11.11.2015

7. İdari kolluk kapsamında zorunlu aşılama, Mine Kasapoğlu Turhan, Hacettepe Hfd, 9(1) 2019, 1-40

8. Anayasa Mahkemesi, Muhammed Ali Bayram, Başvuru No: 2014/4077, 29.6.2016

9. Korkut Kanadoğlu- Zorunlu Aşılamanın Anayasaya Uygunluğu, 2020, Lexpera Blog

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Boffa ve ark. V. San Marino, Uygulama. No: 26536/95, 15/1/1998, § 4 ve Solomakhin v. Ukrayna, Uygulama No: 24429/03, 15/3/


Kaynak: Av. Sezer Emre – İçerik Özgün Hukuk Bürosu’nun özel izni ile yayınlanmaktadır.
Yasal uyarı: Bu içerikte yer alan bilgiler, resimler, tablolar, açıklama, yorum, analizler ve içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amaçlıdır. Bir kişi veya kuruluşa özel profesyonel bilgi veya tavsiye sağlama amacı taşımaz. Tema olarak benzer olsa da her eser kendi koşullarından dolayı farklı tavırlar sergileyebilir. Bu nedenle, bu makalede belirtilen içerikten yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar vermeden önce bir uzmana danışmanız yararınıza olacaktır. Bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer her türlü içeriğin özel veya resmi makamlarca kullanılması sonucunda doğabilecek zarar ve ziyandan Muhasebe Haberler veya ilişkili kişi veya kurumlar sorumlu değildir. , gerçek veya tüzel kişi, kurum ve kuruluşlar.


Yazarın diğer makaleleri

Gayrimenkul edinerek Türk vatandaşlığının kazanılmasına ilişkin usul ve esaslar

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararını inceleyin e. 2017/5834k. Aracı hizmet sağlayıcının hukuki sorumluluğuna ilişkin 2018/12148 sayılı Kanun Hükmünde Kararname

Türk hukukunda unutulma hakkı

Covid-19’un mevcut Concordat projelerine etkisi

Holding şirketinin emanetten doğan sorumluluğu

7249 Sayılı Avukatlık Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun’un Anayasaya Aykırılığı İhtilafında

Arazi ve arazi düzenlemelerine ilişkin yönetmelikte yer alan değişiklik ve düzenlemeler

Arsa ve Arsaların Düzenlenmesi – Katılma Paylarının Düzenlenmesi

Ticari elektronik ileti yönetim sistemi ilkelerinin kapsamı ve uygulanması

Ana hatlarıyla sponsorluk anlaşmalarının yasal analizi

Kaynak: İŞKUR Yasal Uyarı: Bu içerikte yer alan bilgi, görsel, tablolar, açıklama, yorum, analiz ve bir bütün olarak içeriğin tamamı sadece genel bilgilendirme amacıyla verilmiştir. Kişi veya kuruma özel profesyonel bir bilgilendirme ve yönlendirmede bulunma amacı güdülmemiştir. Konu ile benzerlik gösterse de her işletmenin kendi özel şartları nedeniyle farklı durumları olabilir. Bu nedenle, bu yazıda belirtilen içerikte yola çıkarak işletmenizi etkileyecek herhangi bir karar alıp uygulamaya geçmeden önce, uzmanına danışmanız menfaatiniz gereğidir. Muhasebenews veya ilişkili olduğu kişi veya kurumlardan hiç biri, bu belgede yer alan bilgi, tablo, görsel, görüş ve diğer türdeki tüm içeriklerin özel veya resmi, gerçek veya tüzel kişi, kurum ve organizasyonlar tarafından kullanılması sonucunda ortaya çıkabilecek zarar veya ziyandan sorumlu değildir.

Diğer gönderilerimize göz at

[wpcin-random-posts]

Yorum yapın